Mehmet Emin Özer

Mehmet Emin Özer
Sergi İzle / Exhibitions

Mehmet Emin Özer 1959 yılında Alanya doğdu. İlkokulu Eğirdir ve Antalya’da okudu. Üniversiteye kadar eğitimine Antalya’da devam etti.  1985 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

Üniversiteye başladığı ilk yıllarda, babasının balıkçılık yapan bir arkadaşı ile balığa çıkmak ilgisini çekmiş ve en sevdiği uğraşı haline gelmiştir. Çocukluk ve gençlik dönemi göl ve deniz kıyılarında geçen sanatçının, resimlerinde bunu görmek mümkündür. Göl, deniz ve kayık resimleri yapmasının en önemli nedeni bu yaşanmışlıklardır. Lisede resim öğretmeninin desteği ile önce karikatür yapmış, sonrasında yağlıboya ile çalışmaya başlamıştır.

Üniversiteden mezun olduktan sonra, çalışmaları kesintilerle devam etti. Ancak 2003 yılından itibaren kızı İdil’in doğumuyla beraber, ara vermeksizin resim çalışmalarına başladı.

Sanatçı için, ‘’Deniz’’ özgürlük ve sonsuzluktur, ‘’Kayık’’ ise; emek, gelenek ve samimiyeti ifade eder. ‘’Yaratıcı’’ ve ‘’Fantastik Manzara’’ anlayışı ile, izlenimci tarzda resim yapmaktadır.  Çocuk dünyasına yaklaşan görsel heyecanları, düş atmosferine sokup, bu düşü gerçekmiş gibi göstermeyi amaçlar. Resimlerinde doğanın somut gerçekliğine bağlı kalmaksızın, kendi gerçeğini doğada arayarak, tuvaline yansıtır.

 2011 yılında Amedus Sanat Evi’ni kurdu. 2020 yılında hayata veda etmiştir.

Sanatın Logo terapik; sağaltıcı, dengeleyici yanına önem veren bir eğitimci olarak asıl mesleklerinin yanında başka bir alanla da ilgilenen ve özellikle sanat alanında başarılı çalışmalar gerçekleştiren insanlar her zaman ilgimi çekmiştir. Çünkü bu ilgi alanlarının o kişinin kimliğine ve asıl mesleğine fazladan değerler kattığına ve katacağına inananlardanım. Bu durum özellikle sanat alanından meslekî alana taşınan, bağ kurduran farklı bir hümanitik paylaşım demektir. Bu nedenle ‘’Meslek Dışı Sanat Tutkunları’’ başlığıyla yıllardır araştırmalar yapıyorum. Çok ilginç örneklerle karşılaşıyorum bu alanda. Şu soruyu da merakla soruyorum hep: Sanat alanını asıl uğraşı olarak seçmiş olsaydı bu insanlar, ne olurdu? Bana göre mesleğini tutkusuz seçenlere, mesleğine gönülsüz bakanlara göre bu tutkuyu iliklerine kadar yaşadıkları için çok da başarılı olurlardı.

Bunlardan biri bugünkü konum olacak; Doktor Mehmet Emin Özer.

Tıp gibi çok zorlu eğitim aşamaları yaşayan, alanındaki yeni gelişmeleri günü gününe izleme zorunluluğu olan bir hekimin resim alanına bu kadar önemle sarılması çok görülen örnek değil.

Amatör bir uğraş olarak boş zamanları değerlendirme ve dinlenme isteğiyle elbette sanatla, sanatın değişik dallarıyla çok sayıda uğraşan var. Ama bana göre başarılı çalışmalarıyla sergilere, fuarlara sürekli katılan, sanat kursları veren bir ressam olarak ilginç bulduğum hekimlerden biri, Mehmet Emin Özer. Yukarıda belirttiğim gibi mesleki alanının kendine özgü disiplinlerinin yanında, ona destek olan, farklı değerler katan sanatsal eylemle insanî değerler ve tavırlar birlikteliğinin güzel örneklerinden biri aynı zamanda.

Resimleriyle ilk karşılaştığımdan bu yana sergilerde, sanat fuarlarında daha başka bir gözle değerlendirmeye çalıştım onun çalışmalarını. Ele aldığı konulara hakimiyeti, algı birikimi, betimleme yetisi çok ilgimi çektiği için. Özellikle kıyılar, deniz, kayıklar, balıkçılar konularında fotoğrafik betimleme yerine gözlem gücünü yarattığı atmosferle bir araya getirmesini çok önemsiyorum. Figürle kayıklar, figürle deniz ilişkileri konularını daha da insanileştirmede etken. Eseri mekaniklikten, alışılmışlıktan kurtaran, izleyenle duygusal bağ kurduran bu özellikler bana göre önemli. Benzer konular her zaman herkes tarafından ele alınabilir ama onun resimlerini alışılmış benzer çalışmalardan ayıran, görsel algı yetisini yoğun duyumsama ile yarattığı atmosfer içinde betimleyebilme gücü. Bu etki mekanik görsellikle yaratılamaz; ancak onun resimleme aşamasında sıradan olmayan, yoğun bir duyarlık yaşadığının göstergesi. Antalya gibi bir deniz kentinde yaşanmış gençlik ve öğencilik dönemlerinin deniz ve balıkçılık tutkusu ile lise yıllarında başlayan sanat tutkusu ve resimle kurulan bağ birleşince sonucun duygusal olması doğaldır. Akdeniz gibi engin bir deniz, kayıklar, kayıkçılar, insanı emeğe, enginliğe, özgürlüğe, gençlik anılarına taşıyan birer görsel-duygusal hazinedir bir ressam için ve yaşamın içinden, doğal yaşamın ta kendisi olan resimlerin çıkış kaynağı. Bu başarı elbette izleyicilere de yansıyan; bu nedenle de sergilerde dikkat çeken ve yoğun ilgi gören bir ressam Mehmet Emin Özer.

Bir başka ilginç yanı benim için; onun sorumluluğundaki atölye çalışmalarına yoğun istekle katılanlar ve coşkusunu paylaşan sanat meraklısı grup yaratması. Çünkü her sanatsal çalışma grubu kendi ilgi çemberini genişletir. Sanata ilginin alabildiğine sınırlandığı toplumumuzda bu gibi ilgi odakları yaratmaya çok ihtiyaç var. Bu da sanatın elitist uğraş olmaktan kurtulmasına, demokratikleşmesine, geniş kesimlerce paylaşımına fırsat yaratır. Sanat kursu ya da resim kursu verebilmek daha başka boyutta birikim ve kendine güven ister. Sadece uygulama değil, bilgi birikimi değil, eneji paylaşımı da. Atölye sergilerini de görmüş biri olarak bu kadar ilgi isteyen bir alana nasıl zaman ve dikkat ayırabildiğine hayret ettiğimi de belirtmem gerek.

Dr. Mehmet Emin Özer gibi özellikle kendi asıl alanına koşut olarak özveri göstererek sanat alanında emek veren, tutku ile herşeyden önce kendini ifade etmek için çaba harcayan ve insanları sanat alanına çekmeye çalışan herkesi candan kutlamak isterim. Emekleriyle geleceğe iz bırakmak adına yaşama çentik atmak olsun.

– Prof. Hasan Pekmezci / Anamur 3 Eylül 2018

Being an educator attaching importance to art’s Logo therapic, curative, balancing aspect, the persons who are interested in another field besides their principal profession and especially, who realize successful works in the field of arts always attracts me. Because I believe such fields of interest adds and will add values to the identity and principal profession of those persons. This situation means a different humanistic sharing which is transferred from the field of arts to and correlated with professional field. Due to this reason, I carry out researches for years under the heading “Non-Professional Art Lovers”. I come across very interesting examples in this field and curiously ask the below question: What if these people had chosen the field of arts as their principal career? According to me, they would be very successful as they experienced this passion to the bone compared to those who choose their profession passionless and unwillingly.

One of these will be my subject today; Physician Mehmet Emin Özer.

It is not a common example to see a physician who experiences very challenging educative stages such as medicine and is obliged to follow the new developments in his field day by day but hangs on painting with such enthusiasm.

Of course, there are many who cope with art, different branches of art as an amateur occupation with a wish of recreation and rest. But, Mehmet Emin Özer is a physician whom I find interesting as a painter who continuously participates in exhibitions and fairs with his works, successful according to me, and who teaches art in courses. As I have indicated above, besides the specific disciplines of his professional field, he is also one of the good examples of the synergy of human values and attributes with the artistic action which supports and adds different values to his profession.

Since I have met his paintings for the first time, I tried to assess his works in the exhibitions and art fairs from a different view. Because his dominance on his subjects, accumulation of perception, capability of description interest me very much. I especially mind his capacity of combining the power of observation with the atmosphere he has created instead of photographical description of the coasts, sea, boats, fishermen. He is dominant to humanize the subjects of relations of figures with boats, figures with sea. Such features which saves the work from mechanisation, habitualness and which provides a sensual link with the spectator are important for me. Similar subjects can always be handled by anyone, but the fact which separates his paintings from customary works is the power of describing his visual perception apability within the atmosphere he has created through an intense sensation. This effect may not be created through mechanical visuality; but this is an indication that he experiences an extraordinary, dense sensibility in the stage of painting. It is normal to have an emotional result when the passion for sea and fishing in the youth and studentship periods passed in a sea city like Antalya combines with the passion for art and the link to painting started during high school years. A vast sea like Mediterranean, boats, boatmen are a visual – emotional treasure for a painter which carry a person to labor, boundlessness, freedom, memories of boyhood and a source of emergence of the paintings from life and just the life itself. This success surely reflects to the spectators; due to this reason, Mehmet Emin Özer is a painter who attracts attention and draws interest at the exhibitions.

Another thing interesting for me; his creation of groups interested in arts who willingly participate in the workshops under his responsibility and share his enthusiasm. Because every artistic work group expands its own circle of interest. It is very much needed to create such foci of interest in our society where interest in arts is limited to the upmost. This creates an opportunity to relieve art from being an elitist occupation, make it democratic and be shared by large segments. Teaching arts or painting asks for background and self-confidence in another dimension. Not only application, knowledge, but also energy sharing. I have to indicate that I am astonished as one who has seen his workshop exhibitions how he can spare time and attention to a field which demands such interest.

I wish to congragulate cordially everyone such as Dr. Mehmet Emin Özer who labors in the field of arts with self-sacrifice especially parallel to his own principal field, who endeavors with passion to express primarily himself and who strives to pull the people to the field of arts. Let them make a notch to life in order to leave a mark to the future by their labor.
– Prof. Hasan Pekmezci / Anamur 3 Eylül 2018

Seçilmiş Kişisel Sergiler

2018 ‘’Deniz Etkisi / Marine Empresion’’ Galeri Soyut / A Salonu – Ankara,
2018-2017 Art Ankara 4. Çağdaş Sanat Fuarı – Ankara,
2018-2017-2016-2015-2014-2013-2012 ARTİST, İstanbul Sanat Fuarı – İstanbul,
2014 Cumhuriyet Kültür Merkezi – Ankara, 2012-2011-2010 Ankart, Sanat Buluşması – Ankara,
2009 Artforum 5 Sanat Festivali – Ankara, 2008 Bilim Sanat Evi –-Kuşadası,
2008 Teras Park Sanat Galerisi – Denizli, 2008 Valör Sanat Galerisi – Ankara,

Aşağıdaki görsellere tıklayarak büyütebilirsiniz. Eser hakkında detaylı bilgi almak için, görselin altında yer alan eser kodunu (örn:sy1810-13) belirterek bizimle e-posta (galerisoyut@gmail.com), telefon (0312 438 86 70), whatsapp (0532 550 99 94) veya aşağıdaki formu kullanarak iletişime geçebilirsiniz. Click on the thumbnails below to enlarge it. You can contact us by e-mail, phone or using the form below.

    .

    SEÇKİLER / SELECTIONS

    ESERLER - ARTWORKS

    Aşağıdaki görsellere tıklayarak büyütebilirsiniz. Eser hakkında detaylı bilgi almak için, görselin altında yer alan eser kodunu (örn:sy1810-13) belirterek bizimle e-posta (galerisoyut@gmail.com), telefon (0312 438 86 70), whatsapp (0532 550 99 94) veya satın al sekmesindeki formu kullanarak iletişime geçebilirsiniz. Click on the thumbnails below to enlarge it. You can contact us by e-mail, phone or using the form on the Buy tab.