Ali Özhan Güneş’in “GÖRÜLME ARZUSU” / “DESIRE TO BE SEEN” isimli Resim Sergisini 28 Ocak – 16 Şubat 2011tarihleri arasında izleyebilirsiniz.
Bugün sanat yapıtı sadece gündelik hayatımızın farklılaşmamış alışkanlıklarına girmiş bayağı imgelerin izlerini taşıyor!.. Zira günümüz sanatı, ikon kırıcı bir edimle mevcut imgeleri yok etmek yerine imge imal etmekte ve sanatın estetik kurgusu üzerinden imal edilen bu imge yığınının plastik bir dile dönüşemediği bir gerçeklik bina etmektedir. Dolayısıyla da görülecek hiçbir şeyin olmadığı bir kurgu bolluğu imal etmekten öteye gidemez durumdadır.
Oysa sanat yapıtını izlerken, görünen nesnelliğin taşıdığı plastik değerlerin üzerinden yaratılan imgenin yapıta dönüştürüldüğünü kavradığımız an, eserin yüklendiği öznel ifade gücünü de okumaya başlarız.
Özgürleşme hakkında bütün modernist dayatmalara karşılık yaratılan çağdaş hurafeler, formların, figürlerin ve yaşamın sanıldığı gibi özgür olmadığını gösteriyor. Bu bağlamda Ali Özhan’ın çalışmalarında, hepsi birbirine zincirlenmiş olan bu doneleri özgürleştirmenin tek yolu olarak, onları yaratan ve bağlayan iktidara karşı tüm çıplaklığıyla kendi özgün, özgür alanını, iktidarın gözetleyen tavrına karşı yaratma biçiminde ortaya çıkmaktadır. Öte yandan bu yapıtlar, gözetlenenin tüm sırlarını beden üzerinden göndermeler yaparak kurgulanan bu özgür karşı duruş, kendinden istenileni vermek mi, yoksa gözetleyene karşı gözetlenecek tüm sır ve kimliğe dair şifreleri tenin çıplaklığı üzerinden ifşa ederek kendini özgürleştirdiğini sanması olarak mı okunmalı? Nesnel görselliğin öznelliğe kazandıracağı özgürlük, gözetleyene karşı bir tavır mı, kazanılmış haklar mı ya da yaratığını sandığı özgür ve özgün sanılanın, gerçekte görsel nesnelliğin bayağılığı üzerinden utanca dönüşen görselliğin tutsaklığı mıdır?
Psikolojik teslimiyetin sonucu olarak, gözetleyen güç karşısında duygusal yenilginin sonucu olan travma utanç ve yenilginin ta kendisi değil midir? Ali Özhan’ın çalışmalarına bu saptamalardan bakmaya çalışırsak; sanatçı nın tuval üzerinde geniş alanlarda yaratığı boşluklar, sanki figür mekanı terk etmek istermiş de tuvalin kenarlarına doğru yakalanacakmış gibi kurguladığı figüratif kurgu, çıplaklığın gözetleyene karşı (gösteren) bir güç temsili gibi durmadığını, bir sıradanlaşmanının bayağılığının görselleştiği nesnel ifadeler olarak yorumlanabilir. Gözetleyen güç karşısında sanatçı, toplumsal ve bireysel mecralarda yaşadığı dramanın sonucunu, geniş tuval yüzeylerinde yaratığı güçlü tekniği ile kurguladığı kompozisyonlarda adeta yeniden yaşamaktadır. İnsanın tuval yüzeyi üzerindeki boşlukların tuval yüzeyindeki kayboluşunu, özgür olacağı düşüncesiyle biçimlendirdiği nesnel görselliğin malzemesi olarak ifade etmeye çalışıyor. Kendi içinde öznel kimliğin nesnel görselliklerle yüzleştiği kurgular, gerçeği görme, algılama, görüngüyle öznel olanın çatışması gibi görünse de gerçekte bir tür yüzleşmedir.
Sonuç itibariyle Ali Özhan’ın çalışmaları gözetleyen güç ile gözetlenen arasındaki öznel gerilimin plastik metinleridir.
-Ahmet Yeşil, 2011