A SALONU
GALERİ SOYUT / ÇANKAYA
10 Ocak 2025 - 29 Ocak 2025
18.00 - 20.00
Resim Sergisi
Galeri Soyut, 10 Ocak – 29 Ocak 2025 tarihleri arasında sanatçı Emine Bıyıklı’nın “Deformasyon” isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Soyut figüratif çalışmaları ile tanınan Bıyıklı, eserlerinde farklı teknik ve malzemeleri bir araya getirerek izleyiciye yeni görsel deneyimler sunuyor. Sergi, Ankara’da sanatseverlerle buluşacak ve 29 Ocak 2025’e kadar görülebilecek.
Emine Bıyıklı İzmir doğumlu bir sanatçı olup, 2000 yılında İzmir Güzelyalı Kültür Merkezi’nde başladığı sanat kariyerini İzmir Göztepe’deki atölyesinde sürdürmektedir. Kişisel anlatım dilini arayışlarla derinleştiren sanatçı, farklı malzeme kullanımı ve soyut formlarıyla dikkat çekmektedir. Sanatında empati, gözlem ve içsel duyguların dışa vurumuna odaklanan Bıyıklı, izleyiciye “açık kapı” bırakarak, resimlerinde kişisel anlamlar bulmalarını amaçlıyor.
Sanatçının son dönem eserleri, soyut figüratif kompozisyonlardan oluşuyor. Deformasyon adını taşıyan bu sergide, sanatçının tuval üzeri karışık teknikle ürettiği çalışmaları yer alıyor. Bıyıklı’nın resimlerinde görülen “fantastik yüzler” ve “ifadesiz” formlar, izleyicinin bakış açısına göre anlam kazanıyor. Tuvalin bakir bir alan olduğunu vurgulayan sanatçı, eserlerini hayatın sunduğu izlerle şekillendiriyor.
Bıyıklı’nın geçmiş sergileri arasında Turgut Pura Vakfı Sanat Galerisi (2022), Ege Üniversitesi MÖTBE Kültür Merkezi (2014), İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi (2012) ve Türk Amerikan Derneği (2013) gibi önemli mekanlar bulunuyor. Sanatçının eserleri, birçok özel koleksiyonda yer almakta ve karma sergilerde de izleyiciyle buluşmaktadır.
“Çocuklukta oyunla başlayan bilinmeze yolculuk, hayatı gözlemek ve özümsemek… Tuval, gidilmemiş bir alan; farklı malzemelerle dokunduğum, sonsuz bir arayış…” sözleriyle eserlerini anlatan Bıyıklı, “Deformasyon” sergisi ile izleyiciyi içsel bir yolculuğa davet ediyor.
Sergi, Galeri Soyut A Salonu’nda 10 Ocak 2025 tarihinde açılacak ve 29 Ocak 2025’e kadar ziyaret edilebilecek.
İzmir doğumlu sanatçı Emine Bıyıklı, resim sanatına olan tutkusunu 2000 yılında İzmir Güzelyalı Kültür Merkezi’nde başlayan sergisiyle görünür kıldı. Sanat yolculuğunu 2012 yılından bu yana İzmir Göztepe’deki atölyesinde sürdüren Bıyıklı, üretim sürecinde farklı malzemeleri ve teknikleri bir araya getirerek özgün bir anlatım dili oluşturdu. Deneyselliği ön planda tutan yaklaşımı, onu çağdaş Türk resim sanatında dikkat çekici bir isim haline getirdi.
Emine Bıyıklı’nın sanatsal pratiği, soyut figüratif kompozisyonlar etrafında şekillenir. Sanatçının eserlerinde “deformasyon” kavramı, sadece biçimsel bir bozulmayı değil, aynı zamanda içsel bir dönüşümü ve yaşanmışlıkların tuvale yansımasını temsil eder. Bıyıklı’nın resimleri, izleyiciye tanıdık ama bir o kadar da muğlak bir görsel deneyim sunar. Her eser, izleyiciyi kendi algısal sınırlarını aşmaya ve sanatçının dünyasında bir keşfe davet eder.
Sanatçının yaratım süreci, “sonsuz bir arayış” olarak tanımlanabilir. Geçmişin yaşanmışlıklarını, bilinmez şehirleri ve insan doğasının içsel izlerini soyut bir dille ele alan Bıyıklı, farklı malzemeleri cesur bir şekilde kullanarak tuvale aktarıyor. Kimi zaman fantastik, kimi zaman ifadesiz figürler aracılığıyla, izleyiciye “hayata dair izler” sunuyor. Ona göre, sanatın asıl işlevi, insanı özgürleştiren ve dayatmasız bir biçimde düşündüren bir alan yaratmaktır.
Bıyıklı, 2008 yılından bu yana İzmir’in çeşitli kültür ve sanat merkezlerinde kişisel sergiler açmış, aynı zamanda birçok karma ve yarışmalı sergide de eserleriyle yer almıştır. İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi, Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi ve Turgut Pura Vakfı Sanat Galerisi gibi önemli mekanlarda sergiler düzenleyen sanatçı, eserleriyle özel koleksiyonlarda da temsil edilmektedir.
Emine Bıyıklı’nın çalışmalarını anlamak için onun tuvale bakışını kavramak gerekir. Sanatçı, tuvali “bakir bir alan” olarak tanımlar; burada hayatın sunduğu izleri, nefes alışı ve içsel birikimleri özgürce yansıtır. Sanatında çocukluk oyunlarının bilinmeze yolculuğu, gözlemleme, empati kurma ve deneysel yaklaşımın bir araya geldiği görülür. Bu yolculukta tuval, soyut bir anlatımın dili olurken, izleyiciye de kendi hikayesini bulabileceği açık kapılar bırakır.
Resimlerinde gözle görülür biçimde “fantastik yüzler” ve “deforme edilmiş” formlar öne çıkar. Bu imgeler, herhangi bir anlam dayatmasından uzak, izleyicinin kendi hayal gücüne göre yeniden şekillenir. Bıyıklı’nın bu yaklaşımı, sanat eserlerini sadece bir “sonuç” olmaktan çıkarıp, izleyiciyle tamamlanan bir sürece dönüştürür.
Sanatçının eserlerinde deformasyon, hayatın karmaşıklığını ve dönüşümünü anlatan bir metafor gibidir. İzleyici, bu formların içinde hem kendi içsel yolculuğunu keşfeder hem de sanatçının dünya ile kurduğu derin bağın izlerini sürer. Emine Bıyıklı, resimlerinde bireysel ve kolektif belleğin izini sürerken, izleyicinin de bu sürece dahil olmasını sağlar.
Sanat yolculuğunda “arayışın sonsuz” olduğuna inanan Emine Bıyıklı, resimlerinde geçmişi, bugünü ve geleceği soyut imgelerle harmanlayarak, sanatın özgürleştirici gücünü gözler önüne seriyor.