Sanayi ve teknolojik gelişmelerle birlikte, köyden kente kitlesel göç hareketleri meydana gelmiştir. Bu göçlerle birlikte insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte kaderlerini değiştirmeye çalışan bu göçebe insanlar büyük kentlerde hem kentli olmaya çalışıp hem de renklerini koruma mücadelesi içerisinde kalmışlardır.
Sanatçı da eserlerinde, binaların ve gökdelenlerin arasında, tüm bu kentleşmeye inat direnen ve direnmeye devam eden, içinde hayatın olduğu gecekonduları ele alıyor. Her ne kadar gerçek hayatta gecekondular gelip geçici, ortadan kalkan, bir var bir yokmuş gibi gözükseler de sanatçı resimlerinde bu gecekonduları pentürel bağlamda baskın, frekans değeri yüksek olan canlı renklerle kalıcı ve daha görünür kılmaya çalışıyor.