Naile Akıncı, 13 Mart 1923 tarihinde İstanbul'da doğdu. Sanata olan ilgisi küçük yaşlarda başladı ve bu ilgisi onu İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) yönlendirdi. Burada, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Zeki Kocamemi gibi dönemin önemli sanatçılarından eğitim aldı. 1946 yılında Akademi'den mezun olduktan sonra sanatsal kariyerine adım attı ve kısa sürede çağdaş Türk resminin önemli isimlerinden biri olarak tanındı.
Naile Akıncı'nın sanatında, özellikle İstanbul'un tarihi semtleri olan Eyüp ve Piyer Loti'nin manzaraları önemli bir yer tutar. Sanatçının 60 yıla yayılan kariyerinde, bu bölgelere olan tutkulu bağlılığı ve gözlemleri, eserlerinde belirgin bir şekilde görülmektedir. Akıncı, Türk resminde özgün bir dil yaratma çabasıyla dikkat çekmiş, hem yerel hem de evrensel değerleri eserlerinde birleştirmiştir.
Sanatçı, çok sayıda kişisel sergi açmış ve eserleri ulusal ve uluslararası birçok koleksiyona dahil olmuştur. 1977 yılında Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açtığı kişisel sergisi, onun kariyerinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu sergide, dönemin önde gelen sanat eleştirmenleri tarafından büyük övgüler almış ve Türk resminin önemli isimlerinden biri olarak anılmaya başlamıştır. Ayrıca, Akıncı'nın sanatında toplumsal olaylara ve insan doğasına dair derin gözlemler de yer alır.
2023 yılında İstanbul'da Müze Gazhane'de gerçekleştirilen retrospektif sergi, sanatçının altmış yıllık kariyerine ışık tutmuş ve onun sanat yaşamı boyunca yarattığı eserlerin zenginliğini gözler önüne sermiştir. Bu sergide, Naile Akıncı'nın 200'e yakın eseri sergilenmiş ve sanatseverler tarafından büyük ilgi görmüştür. Sergide yer alan eserler, sanatçının hem sanatsal gelişimini hem de Türk resim sanatına yaptığı katkıları kapsamlı bir şekilde yansıtmıştır.
Naile Akıncı, 2014 yılında aramızdan ayrıldı, ancak bıraktığı eserlerle Türk resim sanatında derin izler bırakmaya devam ediyor. Onun sanatına olan tutkusu, İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusunu eserlerine yansıtma becerisiyle birleşerek, Türk sanatında benzersiz bir yer edinmesine yol açmıştır. Akıncı’nın eserleri, Türkiye’nin sanat tarihine kalıcı bir miras olarak kalmaya devam etmektedir.