Hatice Aras, İzmir’de doğdu. 1987 yılında 9 Eylül Eğitim Fakültesi Resim – İş bölümünden mezun oldu. 12 kişisel sergisi olan sanatçı, birçok karma sergi ve etkinliklere katıldı. Eserleri yurt içi ve yurt dışı -New York, İngiltere, Almanya, Güney Kore, İrlanda, Tunus- ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır. Sanatçı çalışmalarına İstanbul, Beyoğlu’ndaki atölyesinde devam etmektedir. Geleneksel camaltı tekniğinden yola çıkan sanatçı, bu tekniğe çağdaş ve özgün yorumunu katmıştır. Kadın figürünün başrol olduğu eserlerinde Hatice Aras, kadının bedeni, dişiliği, cinselliği, anaçlığı, doğurganlığı ile olan bağını sorgular. Sistemin empoze ettiği bedensel normların dışına çıkan, kendi bedenlerinin içinde özgürce var olabilen, eğlenebilen kadınlar hayal etmiştir. Bu kadınlar, yaşamın gerçekliğinden bir an olsun uzaklaşarak anın keyfini sürerken, bir yandan da günümüz koşulları düşünüldüğünde bu özgürlüğe kolayca ulaşamamanın melankolisini yaşarlar. Ruh halleri değişir; hayaller, renkler, mekan, sesler değişir; kadının öz’üne, içsel neşesine dair tutkusu değişmez. Camın parlaklığı ve şeffaflığı, Hatice Aras’ın anlattığı hikayelere ışıltılı bir zemin hazırlar. Aynı anda hem güçlü hem de hassas bir zemin olabilen cam, sanatçının kullandığı canlı renklerle, zengin kompozisyonlarla birleşir ve kadınlığa dair hikayelerimizdeki zıtlığın güzelliğini yansıtır.
Hatice Aras, İzmir’de doğdu. 1987 yılında 9 Eylül Eğitim Fakültesi Resim – İş bölümünden mezun oldu. 12 kişisel sergisi olan sanatçı, birçok karma sergi ve etkinliklere katıldı. Eserleri yurt içi ve yurt dışı -New York, İngiltere, Almanya, Güney Kore, İrlanda, Tunus- ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır. Sanatçı çalışmalarına İstanbul, Beyoğlu’ndaki atölyesinde devam etmektedir. Geleneksel camaltı tekniğinden yola çıkan sanatçı, bu tekniğe çağdaş ve özgün yorumunu katmıştır. Kadın figürünün başrol olduğu eserlerinde Hatice Aras, kadının bedeni, dişiliği, cinselliği, anaçlığı, doğurganlığı ile olan bağını sorgular. Sistemin empoze ettiği bedensel normların dışına çıkan, kendi bedenlerinin içinde özgürce var olabilen, eğlenebilen kadınlar hayal etmiştir. Bu kadınlar, yaşamın gerçekliğinden bir an olsun uzaklaşarak anın keyfini sürerken, bir yandan da günümüz koşulları düşünüldüğünde bu özgürlüğe kolayca ulaşamamanın melankolisini yaşarlar. Ruh halleri değişir; hayaller, renkler, mekan, sesler değişir; kadının öz’üne, içsel neşesine dair tutkusu değişmez. Camın parlaklığı ve şeffaflığı, Hatice Aras’ın anlattığı hikayelere ışıltılı bir zemin hazırlar. Aynı anda hem güçlü hem de hassas bir zemin olabilen cam, sanatçının kullandığı canlı renklerle, zengin kompozisyonlarla birleşir ve kadınlığa dair hikayelerimizdeki zıtlığın güzelliğini yansıtır.