Fikret Otyam, 1926 yılında Aksaray’da doğdu. Sanat eğitimine İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde başladı ve burada ünlü ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olarak yetişti. 1953 yılında akademiden mezun olan Otyam, eğitim yıllarından itibaren Anadolu’nun kültürel zenginliklerini eserlerine taşımayı misyon edindi. Resimlerinde özellikle Anadolu’nun doğası, insanları ve kültürel unsurları güçlü bir biçimde yer alır.

Otyam, "üç tonda leke" tekniğiyle ürettiği yağlı boya eserlerinde, Anadolu kadınlarını ve onların günlük yaşamlarını odağa aldı. Bu figürler genellikle başı örtülü, iri gözlü ve sade ifadelerle betimlenmiştir. Anadolu’nun somut ve soyut unsurlarını bir araya getiren sanatçı, resimlerinde hem Batı sanatının estetik prensiplerini hem de yerel kültürel dokuyu başarıyla harmanladı.

Sanatçı, 1950’lerden itibaren fotoğraf ve gazetecilik çalışmalarına da ağırlık verdi. Gazetecilik kariyerinde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaptığı röportaj ve belgesel çalışmalarıyla dikkat çekti. Anadolu insanını ve onların yaşam koşullarını belgeleyen bu çalışmalar, hem yazılı eserlerde hem de fotoğraf sergilerinde kendine yer buldu.

1970’lere kadar daha çok fotoğraf ve yazarlıkla ilgilenen Otyam, 1980 sonrası dönemde resme yoğunlaşmaya başladı. Anadolu’nun kırsal yaşamını, insanını ve doğasını canlı renkler ve etkileyici kompozisyonlarla resmeden Otyam, eserlerinde sıkça keçi, tarlalar, köy manzaraları gibi yerel unsurları kullandı. Resimlerinde yer alan figürlerin dokunaklı ve dramatik ifadeleri, sanatçının insan odaklı yaklaşımını ortaya koydu.

Fikret Otyam, birçok ulusal ve uluslararası sergiye katıldı. Türkiye'de olduğu kadar yurt dışında da tanınan sanatçı, Anadolu’nun eşsiz coğrafyasını, kültürünü ve insanını sanat yoluyla dünyaya tanıttı. Özellikle "Gide Gide" serileriyle Anadolu halkının yaşam koşullarını gözler önüne seren Otyam, eserlerinde sanatı bir belgeleme aracı olarak kullanmayı başardı.

Otyam’ın eserleri, Türk resim sanatında önemli bir yere sahiptir. Anadolu’nun görsel ve kültürel mirasını sanatsal bir dille aktarmayı başaran sanatçı, hem resimlerinde hem de fotoğraflarında Türk halkının duygusal derinliğini, yaşanmışlıklarını ve kültürel dokusunu yansıtarak kalıcı bir miras bırakmıştır.