Heykel onun için temel plastik problemlerle uğraşmanın en kısa yolu olmuş. Azimet Karaman, düşünen eskiz yapan, desen çizen bir sanatçı. Aranan sonuca ulaşmak için heykelin resme göre daha kısa bir yol olduğunu düşünüyor. Çünkü heykel, hacim sanatıdır, hem daha somut hem de daha az ağırbaşlı. Karaman’ın yapıtları, insanı derinden sarsabilen Heykelin plastik etkisini bize yeniden hatırlatıyor. Ahşap yontu sanatında, biçimsel gücüyle günümüz sanatının içinde farklı bir yer tutuyor.
Çalışmalarında bir tema veya bir kavram belirlerken hiç zorlanmaz. Malzemeye egemendir. Malzemenin özelliklerini iyi bilir. Buda, malzemeyi zorlamasına gerek kalmadan, “temanın” hangi malzeme ile daha iyi biçimleyebileceğini veya kavrayabileceğini belirlemeden işe girişmez. Temanın içeriğinin esere de uyum sağlaması gerektiğini biliyor. Formu biçimlendirirken iyi bir işçiliğin yanında, sanatsal bir ifade katar. Formun sadece estetik kaygı ile yapılmasının da yetmediğini, Form’a anlam yüklemek gerektiğine inanıyor.
Kütleden, bloktan yontu tekniğini kullanarak formu; dıştan içe doğru yontarak malzemeyi biçimlendiriyor. Belirlediği temaya yoğunlaşıyor. Bazen ahşap yontusunda tesadüfler oluyor. Burada yeni formlara ulaşıyor. Bu yeni formlarda da; içerik ve form sanatsal iradesinin, izini taşır. Ama her zaman formu, içerikten daha üstün tutar. Zaman zaman doğanın dışına çıkar ve yeni form arayışlarına girer. Onun için sanat çok yönlülüğü ve sürekli değişimi gerektirir. Özgünlük onun vazgeçilmez görevidir. Algılayıp yorumladığı insan bedeni ile mesaj verir. Formlarla, içeriklerle oynayarak karmaşık ve kapsamlı bir gerçekliği veya düşünceyi temalaştırarak, kendi algısı ve yorumuna dayanan soyutlamaları ile izleyenin karşısına çıkar.