5 Ekim – 5 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul Summart Sanat Merkezinde üçüncüsü düzenlenecek olan “Figür Yorum-III” sergisi ülkemizde figüratif resim alanında üretim yapan her kuşaktan sanatçıyı bir araya getiriyor.

5 Ekim – 5 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul Summart Sanat Merkezinde üçüncüsü düzenlenecek olan “Figür Yorum-III” sergisi ülkemizde figüratif resim alanında üretim yapan her kuşaktan sanatçıyı bir araya getiriyor. İnsanı merkeze alarak gerçekleştirdikleri yapıtlarında özgün bir biçim dili geliştirmiş olan bu sanatçıların hepsi de tuval üzerinde kendi gerçekliklerini kurguluyorlar. Üst söylemlere yönelmektense sırada olanı, gündelik hayatın içinde gözden kaçanı büyük bir samimiyetle dile getiriyorlar.

İnsanlık tarihi boyunca sanatı bir anlatım aracı olarak kullananlar, yöneldikleri biçim dili ne olursa olsun aslında insan gerçeğine odaklanmışlar; içinde yaşadıkları çağın, coğrafyanın, kültürün kendilerinde bıraktığı izleri kimi zaman dolaylı, kimi zaman da açıktan açığa yapıtlarına aktarmışlardır. Tarih her ne kadar egemenlerin hikayeleri ile aktarılsa da biliriz ki bir yerlerde ezilenler hep vardır; birileri iktidar mücadelesi verirken başka birileri de var olmaya, ayakta kalmaya çabalamaktadır. Soyuta en çok yaklaştığı, dolayısıyla da dünyevi gerçeklikten en fazla uzaklaştığı zamanlarda bile sanat, insana dairdir. Kendinden başka bir şey anlatmıyormuş gibi görünen soyut formlar aslında savaşın, kıyımın, kaosun hüküm sürdüğü bir ortamda inancını yitirmiş, küsmüş, korkmuş, içine kapanmış modern insanın sessiz yakarışları değil midir… Öte yandan savaşların neden olduğu yıkım, açlık, sefalet ve şiddet sadece modernlerin meselesi değildir. Ancak bireyin içinde yaşadığı dünyayı algılama ve tepki verme biçimi değişmiştir; büyük bir hızla değişmeye de devam etmektedir. Toplumsal dönüşümlerle birlikte insanın dünyayı algılama biçimi değiştikçe sanat da değişmekte, dönüşmekte ve yeni formlara evrilmektedir.

Küreselleşme süreciyle birlikte dünyadaki güç dengeleri değişmiş, iletişim olanaklarının arttığı, bilgiye erişimin kolaylaştığı bir ortamda bilginin güvenirliliği de azalmıştır. Ülkeler arasındaki sınırlar zayıflarken çevredekiler merkeze taşınmış, görünmeyenlerin varlığını farketmek çoğul bir görünümün oluşmasına neden olmuştur. Ancak homojen bir çoğulluğa dönüşemeyen bu kalabalıkta birey aidiyet duygusunu kaybetmiş, ideolojilere olan inancını yitirmiş ve kinik bir hal almıştır. Böyle bir ortamda sanat üretimi de doğal olarak çoğulcu bir görünüme bürünmüş, disiplinler arasındaki sınırlar bulanıklaşmış ve hiyerarşiler yok olmuştur. Günümüzde konvansiyonel yöntemleri benimseyerek üreten sanatçıların biçim anlayışlarında da çoğul bir görünüm kendini göstermektedir. Öte yandan modernist kastların yıkıldığı güncel sanat ortamında hiç bir biçim dilinin diğerinden daha değerli yada üstün olduğunu söyleme imkanı kalmamıştır. Öznel ifade arayışlarına zemin hazırlayan demokratik bir ortamda sanat yapıtı içsel deneyimlerin dışavurum aracına dönüşmüştür. Sanatçı dışarıdan bakan bir gözlemci olmak yerine sanat yapıtında kendi gerçekliğini kurgulamaya yönelmiştir. İlgilendiği mesele ne olursa olsun resim yüzeyinde sanatçıya dair bir gerçeklikle karşılaşırız. Ve gerçekliğin farklı görünümleri olabileceğini yeniden hatırlarız.

Sanatçının konusu, tekniği, üslubu, malzemesi ne olursa olsun sanat yapma süreci aslında onun kendi derinlerine doğru yaşadığı bir yolculuktur. Bazen dingin bazen çalkantılı bir havada kimi zaman karanlıkta kimi zaman da sisler arasında ama hep ışığı arayarak aydınlığa çıkmayı arzulayarak yapılan bu tek kişilik yolculukta ona eşlik eden şey bitmek bilmeyen bir merak duygusu ve anlama isteğidir. Belki de bu yüzden en anlatımcı yapıtlar bile sadece yüzeyde kurgulanan hikayeden ibaret değildir. Çünkü sanatçı yapım aşamasında hissettiği, düşündüğü, duyumsadığı ne varsa onun enerjisini de yapıta yüklemiştir. Bir yandan malzemeyle boğuşurken bir yandan da varoluş mücadelesi vermekte; bir yandan kendini bir yandan da hayatı sorgulamaktadır. Dolayısıyla izleyici bir sanat eseriyle sadece konusu üzerinden iletişim kurmaz, sanatçının yapıta yüklediği enerjiyi de alır. Belki de sanat yapıtını büyülü kılan şey, bizde dokunma isteği uyandıran bu enerjidir.

AHMET YEŞİL (1954)

Ahmet Yeşil, 1954 yılında Mersin'de doğmuş, Türk resim sanatının önde gelen isimlerinden biridir. Sanat eğitimini 1973-1985 yılları arasında Nuri Abaç, İlhan Çevik ve Ernür Tüzün gibi önemli isimlerden almıştır. Yeşil, 2015 yılında Anadolu... Devamını oku

HASAN SAYGIN (1958)

Hasan Saygın, 1958 yılında Burdur’un Karamanlı ilçesinde doğdu. Çocukluğunu Karamanlı’da geçiren Saygın, genç yaşlardan itibaren resme büyük ilgi duydu. Ancak yeteneği, çevresindeki koşullar nedeniyle yeterince desteklenmedi. Yine de lise... Devamını oku

ORHAN UMUT (1972)

Orhan Umut, 1972 yılında Diyarbakır'da doğmuş bir Türk ressamdır. Sanat eğitimi yolculuğuna 1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olarak başlamıştır. Hem yerel hem ulusal birçok kurum ve kuruluşta eserleri... Devamını oku

ERCAN AYÇİÇEK (1974)

Ercan Ayçiçek, 1974 yılında Trabzon’da doğdu. 1996 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü’nden mezun oldu. Kariyerinin başlangıcında, Egon Schiele ve Francis Bacon gibi sanatçılardan etkilenerek... Devamını oku

SERTAP YEĞİN (1974)

Sertap Yeğin, 1974 yılında Erzurum'da doğdu. 1999 yılında Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 2003 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde... Devamını oku

ZUHAL BAYSAR (1976)

1976 yılında Ankara’da doğdu.1999 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde lisans eğitimini 2002 yılında Yüksek Lisans Programını 2006 yılında Sanatta Yeterlik Doktora programını tamamladı. Akademik kariyerine Hacettepe... Devamını oku

ALİ ÖZHAN GÜNEŞ (1982)

1982 yılında Gaziantep’te doğan Ali Özhan Güneş, 2007 yılında Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek Lisans Eğitimini Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim... Devamını oku

EMRE LÜLE (1982)

Emre Lüle 1982 yılında Ankara’da doğdu. 2006 yılında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grak Tasarım Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarından itibaren endüstriyel tasarım üzerine yoğunlaştı ve üniversite... Devamını oku

YUSUF ŞENGÜR (1985)

Yusuf Şengür 1985 yılında İstanbul’da doğdu. 2010 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümünden mezun oldu. 2007 yılından bu yana birçok sergiye katılmıştır. Sanatçı ulusal yarışmalarda toplam 11 ödül almıştır. Resimleri... Devamını oku

EMRAH EMİR (1987)

Emrah Emir, 1987 yılında Çukurova'da doğdu. Eğitimine Çukurova'da başlayan Emir, lise dönemine kadar eğitimini burada tamamladı. 2009 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'ne kabul edildi. Lisans eğitimi... Devamını oku

ŞAHİN DEMİR (1987)

1987 yılı Mardin doğumlu Şahin Demir, 2011 yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu.Aynı üniversitede yüksek lisans eğitimine başlayan sanatçı, eş zamanlı... Devamını oku

Haftanın Seçkisi

Yükleniyor...